hareket etmek
Işık döndüğünde arabalar hareket etti.
тронуться
Когда загорелся свет, машины тронулись.
düşünmek
Satrançta çok düşünmelisiniz.
думать
В шахматах нужно много думать.
sipariş etmek
Kendi için kahvaltı sipariş ediyor.
заказывать
Она заказывает себе завтрак.
vermek
Çocuk bize komik bir ders veriyor.
давать
Ребенок дает нам смешной урок.