toplamak
Bir elma topladı.
따다
그녀는 사과를 따았다.
kaçınmak
İş arkadaşından kaçınıyor.
피하다
그녀는 동료를 피한다.
dayanmak
O, acıya zar zor dayanabiliyor!
견디다
그녀는 그 통증을 거의 견디지 못한다!
korkmak
Kişinin ciddi şekilde yaralandığından korkuyoruz.
두려워하다
우리는 그 사람이 심각하게 다쳤을까 두려워한다.