tage fra hinanden
Vores søn tager alt fra hinanden!
parçalamak
Oğlumuz her şeyi parçalıyor!
blive ked af det
Hun bliver ked af det, fordi han altid snorker.
üzülmek
Her zaman horladığı için üzülüyor.
begrænse
Under en diæt skal man begrænse sit madindtag.
sınırlamak
Diyet yaparken yiyecek alımınızı sınırlamanız gerekir.
levere
Han leverer pizzaer til hjem.
teslim etmek
Evlere pizza teslim ediyor.