yerini bırakmak
Birçok eski ev yenilerine yerini bırakmalı.
dar lugar
Muitas casas antigas têm que dar lugar às novas.
dinlemek
Çocuklar onun hikayelerini dinlemeyi severler.
ouvir
As crianças gostam de ouvir suas histórias.
yakmak
Bir kibrit yaktı.
queimar
Ele queimou um fósforo.
söndürmek
İtfaiye, yangını havadan söndürüyor.
combater
O corpo de bombeiros combate o fogo pelo ar.