visiter
Elle visite Paris.
ziyaret etmek
Paris‘i ziyaret ediyor.
permettre
Le père ne lui a pas permis d’utiliser son ordinateur.
izin vermek
Baba onun bilgisayarını kullanmasına izin vermedi.
ressentir
La mère ressent beaucoup d’amour pour son enfant.
hissetmek
Anne, çocuğu için çok sevgi hissediyor.
protéger
Un casque est censé protéger contre les accidents.
korumak
Bir kask kazalara karşı korumalıdır.