그는 편지를--어-.
그는 편지를 썼어요.
그- 편-를 썼-요-
-----------
그는 편지를 썼어요. 0 geu--u---ye-njil--- sseo---eo-o.geuneun pyeonjileul sseoss-eoyo.g-u-e-n p-e-n-i-e-l s-e-s---o-o---------------------------------geuneun pyeonjileul sseoss-eoyo.
그리----- ------요.
그리고 그녀는 카드를 썼어요.
그-고 그-는 카-를 썼-요-
----------------
그리고 그녀는 카드를 썼어요. 0 geuli-o-g------n--n k-de--eul-s----s-----.geuligo geunyeoneun kadeuleul sseoss-eoyo.g-u-i-o g-u-y-o-e-n k-d-u-e-l s-e-s---o-o-------------------------------------------geuligo geunyeoneun kadeuleul sseoss-eoyo.
그리고--녀는--을 읽---.
그리고 그녀는 책을 읽었어요.
그-고 그-는 책- 읽-어-.
----------------
그리고 그녀는 책을 읽었어요. 0 g-u-------u-y-one-- chae--eu- --g-eo---eo-o.geuligo geunyeoneun chaeg-eul ilg-eoss-eoyo.g-u-i-o g-u-y-o-e-n c-a-g-e-l i-g-e-s---o-o---------------------------------------------geuligo geunyeoneun chaeg-eul ilg-eoss-eoyo.
그는 담배를-가져--요.
그는 담배를 가져갔어요.
그- 담-를 가-갔-요-
-------------
그는 담배를 가져갔어요. 0 ge--e-n------ele-- g--y---a-s--oyo.geuneun dambaeleul gajyeogass-eoyo.g-u-e-n d-m-a-l-u- g-j-e-g-s---o-o------------------------------------geuneun dambaeleul gajyeogass-eoyo.
그녀는-초-렛-한 조----져갔어-.
그녀는 초콜렛 한 조각을 가져갔어요.
그-는 초-렛 한 조-을 가-갔-요-
--------------------
그녀는 초콜렛 한 조각을 가져갔어요. 0 g-----o-e---c--kolle- -a---og-g---l--aj--og-ss-e---.geunyeoneun chokolles han jogag-eul gajyeogass-eoyo.g-u-y-o-e-n c-o-o-l-s h-n j-g-g-e-l g-j-e-g-s---o-o-----------------------------------------------------geunyeoneun chokolles han jogag-eul gajyeogass-eoyo.
Daha Fazla Dil
Bir bayrağa tıklayın!
O (kadın) bir parça çikolata aldı.
그녀는 초콜렛 한 조각을 가져갔어요.
geunyeoneun chokolles han jogag-eul gajyeogass-eoyo.
Onun (erkek) parası değil, bilakis borçları vardı.
그는 돈--없었고,--만---어-.
그는 돈이 없었고, 빚만 있었어요.
그- 돈- 없-고- 빚- 있-어-.
-------------------
그는 돈이 없었고, 빚만 있었어요. 0 ge-ne-n-d---i -ob--eos--o- bijm-n-i--------eo--.geuneun don-i eobs-eossgo, bijman iss-eoss-eoyo.g-u-e-n d-n-i e-b---o-s-o- b-j-a- i-s-e-s---o-o-------------------------------------------------geuneun don-i eobs-eossgo, bijman iss-eoss-eoyo.
Daha Fazla Dil
Bir bayrağa tıklayın!
Onun (erkek) parası değil, bilakis borçları vardı.
Bir insan doğar doğmaz başkaları ile iletişime geçer.
Bebekler birşey istediklerinde bağırırlar.
Bir kaç aylıkken kolay kelimeler telafuz edebilirler.
Üç kelimeli cümleleri ancak 3 aylıkken söyleyebiliyorlar.
Çocukların konuşmaya başlama süreleri yönlendirilemez.
Ama ana dillerini ne kadar iyi konuşma yeteneklerini etkileyebiliriz!
Bunda ama bazı şeylere dikkat edilmeli.
Hep önemli olan yanlız çocuğun motiveli olmasıdır.
O, konuşurken birşeyi başardığını hissetmeli.
Bir gülümsemeyi bebekler geri dönüt olarak severler.
Daha büyük çocuklar doğaları ile iletişimi ararlar.
Yani yakınlarındaki insanların konuşmalarına odaklanırlar.
Bu yüzden ebeveynlerin ve bakıcıların dil seviyeleri çok önemlidir.
Aynı zamanda çocuklar dilin değerli birşey olduğunu öğrenmeliler!
Ve bunu öğrenirken hep keyif almalılar.
Onlara birşeyler okumak dilin ne kadar heycanlı olduğunu gösterebilir.
Ebeveynler mümkünse çocukları ile birlikte bolca zaman geçirmeliler.
Çok şeyler yaşayan çocuklar bunlardan bahs etmek isterler.
İki dilli çocuklar ise kesin kurallara ihtiyaçları vardır.
Kiminle hangi dili konuşmaları gerektiğini bilmeliler.
Böylece beyinleri dilleri ayırt etmeyi öğrenir.
Çocuklar okula başladığında dilleri değişir.
Yeni bir günlük hayat dilini öğrenirler.
Tam o zaman ebeveynler çocuğunun nasıl konuştuğuna dikkat etmeliler.
Araştırmalar, ilk dilin beyne ebedi yerleştiğini göstermişdir.
Çocukken öğrendiklerimiz bizi ömür boyu takip eder.
Anadilini çocuk iken iyi öğrenenler bundan ilerde faydalanırlar.
Yeni şeyleri daha hızlı ve iyi öğrenirler – sadece yabancı dilleri değil…