oturmak
Odada birçok insan oturuyor.
zitten
Er zitten veel mensen in de kamer.
çalışmak
O, bir erkekten daha iyi çalışıyor.
werken
Ze werkt beter dan een man.
çıkmak
Arabadan çıkıyor.
uitgaan
Ze stapt uit de auto.
kaçmak
Herkes yangından kaçtı.
wegrennen
Iedereen rende weg van het vuur.